
Türk yapımı komedi filmlerine yeni bir soluk getirmiş bu
film. Küfür etmeden de güldürülebilirin en güzel örnekleri içerisinde
sayabiliriz. Burak Aksak'ın kaleminden çıkan ve ilk filmi olan bu film,
beklediğimden çok daha iyi bir seviyede, tatlı mı tatlı, komik mi komik bir
yapım olmuş. Leyla ile Mecnun izleyicileri zaten az çok bu kalemi bilirler ve
eminim ki bu kafayı da çok sevecekler.
Filmimizin konusu;
Suriçi mahallesinde yaşayan ve minibüs şoförlüğü yapan Rıza'nın
sıradan bir hayatı vardır. Rıza babasını çok küçük yaşta kaybetmiş, kızlara
açılmakta büyük sorun yaşayan ve bu yüzden hiç kız arkadaşı olmamış çekingen
bir gençtir. Rıza'nın, küçükken
babasından dinlediği çok meşhur bir masal vardır. Masalda Ayperi adlı genç bir
kızın, sultanın adamları tarafından ailesinin öldürülmesi ile başına gelecekler
anlatılacaktır. Ayperi masalın sonlarına doğru bir büyücüye gider, ama Rıza'nın
babası masalı burada bitirdiği için Ayperi'nin başına gelenleri kimse bilemez.
Ve Ayperi ise bu olaydan sonra kendini bizim dünyamızda bulur. Ayperi onu bu
hayattan kurtaracak bir kahraman ararken, Rıza da birinin kahramanı olabilmek
için küçüklüğünden bu yana dua eder. Acaba Ayperi kahramanını bulmuş mudur ya
da Rıza bu hayatta bir kahraman olabilecek midir?
Bir mahalle komedisi olan bu filmde, birbirinden değişik ve
birbirinden komik birçok karakter bulunmakta. Bu hikayede özellikle en sevdiğim
karakter Cengiz Bozkurt'un canlandırdığı kahvehaneci Nafi karakteri oldu. Biraz
gülmek, biraz hüzünlenmek, biraz kendine ait bir şeyler bulmak için izlenilebilecek
bu sımsıcak mahalleyi, hazır vizyondayken gidin bir görün derim. Bu film şimdiden
arşivlerde çok güzel, çok ayrı bir yerde…
İYİ SEYİRLER, BOL EĞLENCELER…