2014 yılında 2.si çıkan Sin City, Frank Miller'ın bir
çizgi-roman uyarlaması olup, Robert Rodriguez'in görüntü açısından çizgi-romanı
aratmayan şahane bir yapımıdır. Karakterler adeta, usta bir karakalem
ressamının elinden çıkmış gibi. Bu film konusunun ilgi çekiciliği dışında
sadece görüntüsü için bile izlenebilir nitelikte. Film siyah beyaz olarak çekilip,
anlatılan konunun kasvetini seyirciye çok güzel bir şekilde aktarırken, bazı
küçük sahnelerde araya koyduğu capcanlı renklerle yine izleyenleri
heyecanlandırıp, o olay örgüsünün içine çekiyor. Filmde birkaç karakterin kısa
kısa yaşadıkları olaylar anlatılıyor. Film daha çok, ana karakterler olan Marv,
Nancy ve polis Hartigan'ın
etrafında gelişiyor.
Gelelim konusuna:
Marv,
aşık olduğu kadınla ilk kez bir geceyi beraber geçirdikten sonra ne yazık ki
ertesi sabah onun, yanı başında öldüğünü görür. Ancak konumları gereğince söz
konusu cinayetin esas zanlısı pozisyonuna düşen Marv, polis tarafından
aranırken kendisi de esas katilin peşine düşmüştür. Bir yandan kaçıp diğer
yandan kovalarken yeterince zor bir işin içine girmiştir bile. Amerika’nın
hayal ürünü bir şehrinde yaşanan bir takım suç olaylarını anlatan film çizgi
havasında bir polisiye olarak perdeye yansıyor.
Polis memuru Hartigan ve Nancy'nin hikayeleri de sürpriz
olsun.
Ve aslında konusu kısaca, filmde de geçen şu repliktir;
''Old man dies, young girl lives, fair trade...''
İYİ SEYİRLER…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder