
Kanserli olan Kate Fitzgerald, 2 yaşından itibaren geçirdiği ameliyatlardan artık o kadar yılmıştır ki huzura kavuşabilmek için sadece son anlarını beklemektedir. Bunun üzerine kızını kaybetmek istemeyen anne elinden gelen her şeyi yapmak için kendine söz vermiştir. Bu yüzden filmde acılı annenin mücadelesini ve evdeki iktidarı ele geçirmesini ön planda görmekteyiz. Baba figürü anne karakterinin yanında daha çaresiz ve geri planda kalmaktadır. Bu yüzden film daha çok anne, abla ve kız kardeş karakterleri etrafında dönmektedir.
Küçük kız kardeş, ablasına donör olmak için tüp bebek olarak dünyaya getirilmiştir. Bu yüzden film üç bakış açısıyla ele alınabilir. Birincisi annenin çaresizliği ve elinden hiçbir şey gelmiyor oluşunun insan psikolojisindeki yeri. İkincisi, kanserin tüm vücuduna yayılması ile geçirdiği ameliyatlar sonucu dayanacak gücü kalmayan ama yine de annesi için hayata tutunmak isteyen genç bir kızın psikolojisi. Ve üçüncü olarak, tamamen ablasına yedek parça olarak dünyaya getirilen ve kendinin de bir birey olduğunu anlayan ve anlatmak isteyen küçük kız kardeş psikolojisi.
Filmde beni en etkileyen sahne, büyük kızın, küçük kız kardeşine, annesini ikna etmek için artık donör olarak kullanılmak istemediğini söylettirmesiydi. Film öyle ele alınmış ki, izlerken öncesinde bunu küçük kızın kendi fikriymiş gibi düşünüyoruz. Ve bunun etrafında dönen olaylar ile annenin bir kızını hayatta tutmaya çalışırken diğer kızına ne kadar yabancılaştığını görüyoruz. Filmin sonucuna fazla girmek istemiyorum. Belki aranızdan biri izlemek ister. Kesinlikle tavsiyelerimin en başında yer almaktadır.
İzlemek isteyenlere şimdiden iyi seyirler. :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder